1 Ocak 2010 Cuma

Her tepkiye aynı ünlem verilir mi?


              Kulaklıklarından kulak yolunu kullanarak aşırı endorfin salgılanmasına yol açan David Guetta şarkısı büyülü yolculuğuna devam ediyordu.Şarkının daha iki dakika otuzikinci saniyesindeydi ama daha önce dinlediği bir modjo klasiği'' lady here me tonight'' ve yine bir David Guetta remiksi olan Baby when the light şarkılarından sonra bu şarkı son noktaydı artık.Yeni aldığı mp3 çalarından yükselen mavi okyanus ışığına baktı.Bu çok hoşuna giden şarkının adını ezberlemeli ve otobüse neyim (neyim:Mp3 çaları kullanan kişinin karakter tahliline yönelik, bilinçli seçilmiş kelime yöntemi)bindiğinde direk bu şarkıyı açabilmeliydi.İnanılmaz bir sound du onun için bu tarz müzik, Yeni tanışıyordu hareketli müzikle.(Hareketli müzik:mp3 çaları kullanan kişinin müzik tarzları sınıflandırmasında alt sıralarda olan bir tür )Evet ara sıra televizyonunun müzik kanallarını değiştirirken rastlıyordu bu tür müziklere ama hiç bir zaman dikkatini çekmiyordu bu tarz hareketli insanın kanını kaynatan şarkılar.Demek ki  kulaklıkları kulak yoluna iyice tıkıştırınca bir de sesi açınca farklılık gösteriyormuş diye düşündü.Sonraki zamanlarında televizyonda bu tür video kliplere rastladığında daha farklı bir tavır sergileyecekti dans şarkılarına karşı.
 -''İnsanın kanını kaynatıyor'' dedi.''En azından kafa zikmiyor''.(Kafa ziken müzik tarzı dinleyici kişinin müzik tarzları skalasında en altlarda sürünen hiç sevmediği,duyduğu anda kulaklarını öbür tarafa çevirdiği tarzdı.Bu tarzda müzik yapan sanatçı veya gruplara örnek vermek gerekirse bkz:Metallica,slayer,Ac Dc, Manovar ve daha nicesi )
  Bir eliyle yana ayrılmış saçlarını daha da bir yana ayrılsın diye düzeltirken mp 3 çalarının olduğu eliyle de sanki o alet bir müzik çalgısıymış gibi ritm tutma çabasındaydı.
 -''Demek ki olay yüksek sesteymiş dedi.Müziğe karşı ekspertiz tutumunu bu cümle özetliyordu.''Demek ki olay yüksek sesteymiş''ikinci defa aynı cümleyi tekrarladığında mp3 çalarının mavi okyanus ışığından süzülen volüme yazısındaki 32 baremini son safhaya getirdi.Artık volüme 40 yazıyordu.
 Dünyaya daha bir farklı bakıyordu .Sanki herkes onu izliyor ,O da dinlediği çılgın müziğin etkisiyle Guy Ritchie nin video kliplerinde süzülüyordu. Dünya bir klip sahnesi ve O David Guetta nın hareketli müziğinde oynayan yakışıklı delikanlıydı.Baklava baklava kasları yoktu gövdesinde.Tıknazdı .Üzerinde ''büyüyüncede giyer'' yaklaşımıyla alınan ama bu alışkanlıktan büyünsede kurtulunmayan bakış açısının giydirdiği bir mont, altında ise adı olan ama konulmak istemeyen bir renk türü olan kahverengi ile yeşil karışımı ''kir göstermez''renkli bir kumaş  pantolon vardı.

  Önünde birer kuğu endamıyla salınan iki genç kızın yanından geçerken kızlara hafifçe baktı.Kızlar onunla hoş bir gece geçirmek istiyorlardı.Ne de olsa arkalarından hızlı, belirli bir ritmle yürüyen ,yürürken melodik vücut hareketleri sergileyen ve en önemlisi David Guetta dinleyerek geçen bir erkek söz konusuydu. Ama o oralı bile değildi.Oralı olabilirdi belki ama ilerleyen dakikalarda.Yapması gereken önemli bir işi vardı.Alışveriş merkezinin alt katındaki bilgisayar sarf malzemecisinden toner aldıktan sonra düşünülebilecek bir teklifti kızlarınki.O yüzden ritmini hiç bozmadı.Telefonunu ivedilikle pantolonundan çıkarıp dedektör kapısının yanına koydu.Avm nin kapısından ötmeden geçti.Herkes alışveriş merkezinin sol tarafından ilerlerken o ve mp3 çaları farkındalıklarını cümle alem görsün isteyerek sağ taraftan ilerlediler.ileriye doğru keskin ve atmaca vari bakışlarını kızlar arkasından geliyormu sorusuna cevap bulmak için bir süreliğine kesti.Bu kesiş sırasında yerde ters v şeklinde konulmuş,sarı plastikten üzerinde coution dikkat kaygan zemin yazılı uyarı levhasının farkına bile varmadı.Ayakları havadayken'' Love is gone''isimli hareketli şarkı 3dk 40 saniyelik büyülü yolculuğunu tamamlamış ,yerini Yavuz Bingöl den ''Turnalara tutun da gel'' şarkısına bırakmıştı.Yenilenmeyen bir track list(çalma listesi)(hadi canım!) sözkonusuydu.Ortada tutunabilecek bir şey de yoktu.Yapılması gereken kendini hayatın gerçeklerine bırakarak Yavuz Bingöl eşliğinde düşmekti.Kızlar alışveriş merkezinden teğet geçerek ilerliyorlardı.Gencin arkasındaki yaşlı teyze düşen bir insanın farkındalığı ile bağırdı.

  ''Ay!!'' bu teyzeler her tepkiye aynı ünlemi veren yaştaydılar...Ay!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder