25 Aralık 2009 Cuma

Kerem'in bana ettikleri -2


    Ben küçüktüm o zamanlar ve karşımda duran kıza iki çift laf edemiyordum.Evet iki çift.
    - Buz var mı?
Yok diyememiştim.Kız beni kekeme sanmış içeriye bağırmıştı.
-Ayyn  neeeee!(anne deki y annesine yav gel allahını seversen kurtar beni şu salaktan şımarıklılığın tanımı olan ''y'' idi.Sarışın ve mavi gözlü bir kızın bu kadarcık y kullanması çok normaldi.Ülkedeki sarışın oranlarının kuaförler sayesinde çoğaltıldığı bir memlekette ,üstüne üstlük iki de mavi gözünüz varsa ''y '' leri de istediğiniz kadar kullanırsınız, istediğiniz kadar da sakız çiğnersiniz.)(sakız pembe yanlız)....
   -''Özür dilerim.Kuzenim buz isteyecekti.Kolum yaralandı da pansuman yapmak için buz lazım oldu.''Sen ne zaman geldin bre kuzen!Adam arkam da bitivermişti.Koni cinsi köpek gibi (bkz:Lassie)sevimli bir yüz ifadesi takınmıştı.Merve ve ve sonradan gelecek olan annesine karşı bu kadar mı sempatik olunabilir di?
    -Nooollduu? Merv veeeeee?Merve'nin annesi içeriden kıçını bir sağa bir sola attırarak, bir elinde kumanda bir elinde sigara kapıya geldi.(ağızda ciklet:pembe)
  - Noldu çocuklar hayırdır?dedi.Bu arada annem de kucağında Betül kapıya gelmişti.
-Merhaba Nasılsınız?Çocuklar şakalaşırken ufak bir kaza oldu da..Kusura bakmayın Gökhan'ı da buz istemesi için size göndermiştim.
    -Aaaa tabi tabi ne demek!Alikoooo buz getir yavruuumm...
Ben arada kalmıştım.Kültürler arası kucaklaşmanın tam ortasında iki farklı kültürün kaynaşma çabasına tanıklık ediyordum.Pembe ciklet ailesi ve entel kıvırcıklar ailesi ...
 Aliko(Ali Kemal) ve babam da kapıya gelince ortada salak salak Roland Garros ların İngiltere de düzenleneni olan Wimbledon 'da  tenis sahasının ortasında kalmış top toplayıcıya dönmüştüm.(yazarın gereksiz bilgi vermesi)forhand ler ve back hand ler dostça savruluyor ben ve kıvırcık saçlarım ise ortada dikeliyorduk.Mal mal dikilen insanların eylem kelimesi dikelmek olarak dönüşüme uğruyordu.
  Nihayetinde aliko'nun buz getirmesi ve bana vermesiyle karşı komşularımızla tanışmamızda gerçekleşmiş oluyordu.
  -Arada gel de tavla oynayalım komşu.
Merve annesinin annemle sohbeti sırasında annesinin kolları arasında sakızını çiğnemeye devam ediyordu.Babam Aliko'nun tavla teklifine nasıl ret cevabı vereceğini düşünüyordu,ben ve Kerem ise Merve ye bakıyorduk.
   Aradan iki gün geçmişti.Kerem kolu sargıda olmasına rağmen Betül'e günlük süt almaya gidiyor, bense Dört kafadarlar Afrika'da kitabımı okuyordum.Annem yaz tatilinde kitap okumanın güzel olduğunu ancak ara sıra dışarıda çıkmam gerektiğini söyleyip duruyordu.Kerem buraya benim için gelmişti ve bunun vicdanı benim üzerime yüklenmişti.Nihayetinde Kerem yine mutfaktayken ''Haydi gel Kerem dışarı çıkalım dedim.''Kerem bana döndüğünde fısıldayarak ;-yakacağım seni dedi.Kolumu sen yaktın ben de seni yakacağım!O ana kadar yanımızda hep annem yada babam oluyordu.ilk defa yanlız kalıyorduk ve Kerem bana ilk tehdidini savurmuştu bile.dudağını hafif sağa kaldırarak tekrar etti.


-Bittin sen Gıvıııırcııııhhhk

.Kerem'in o dakka saçlarını yalayıp sağa yatırsan ardından ince bi bıyık koysan ''führer'in dirilişi'' isimli gösterime girmesi muhtemel korku filminde ki genç oyuncu rolü garanti olurdu.Ağır kanlı ve yavaş hareket eden ben hafifçe irkildim.ancak bu dostluk anlayışımın önüne geçemedi.Espiri olarak algıladığım Kerem tehditlerini gülümseyerek ve sonunda küçük bir heyecanlı hıh gülmesi ile taça atarak geçiştirdim.Ona karşı davranışlarım Kuzenler arasındaki gereksiz soğukluğu eritecekti.buna emindim.Basket sahasının oraya doğru yürürken,ben sitenin ne kadar güzel olduğundan falan bahsediyordum.Sahanın yanındaki bankta bizden yaşça büyük üç beş çocuk oturuyordu.Yanlarına doğru yürüdükDaha doğrusu Kerem yürüdü ben yanında seğirttim.Çocuklara iki metre kadar yaklaştığımızda beyzbolcu şapkasını arkaya doğru çevirmiş olan asık suratlı olanı kafama bir şey fırlattı.Saçlarım kıvırcık olduğu için attığı şey olan bükülmüş gazoz kapağı zıpladı ve yere düştü.Hiç bir şey hissetmemiştim.Ama acı geliyordu.
  - Geleli iki gün oldu,hemen Merve mi sevdin lan?
  İlkokul beş öğrencisine göre hayli ağdalı bir konuşma tarzıyla karşı karşıyaydım.Cevaplanması gereken sorular vardı.Cevap gecikmedi.Kerem kolunu numaradan tutarak üç kişilik bankın sıkıştırılmış kıçlardan açılan dördüncü kıçlık yerine oturdu.Bana gazoz kapağı atan bankın üstünde oturuyordu.Ayakları kıç koyma yerindeydi.

-Kerem bu mu döktü koluna yağı?
   Kerem başını öne doğru iki defa salladı.Çok masumdu.O masumiyet karşısında neredeyse bağıracaktım.''Evet ben yaktım.Benim suçum!!!''Ama böyle değildi.Ben dudaklarımı aralamışken açıklama yapmak için büyük bir çeviklikle gazoz kapağı çocuk karşıma atlayıverdi.Bu çeviklikten etkilenen diğer iki çocukta yanına geldiler.Biri omzuma hafifçe dürttü.Batı yakasının hikayesi filminden sahneler oynanıyordu.Karşımda gündelik kıyafetleri ile duran çocuklar sanki birer deri ceket giymiş saçlarını jölelemiş etrafımı sarmışlardı.
  -Ya noluyor yaaa (son yaa acımaklı)Bu cümle hiçbir şey ifade etmiyordu.Ben Merve'yi seven ama sevmemesi gereken,Kerem'in kolunu yakan,mahalleye yeni taşınmış bir ilkokul öğrencisiydim.Üstelik saçlarım kıvırcıktı.
 Sendelemiştim.Ama üstüne diğer omzumdan itilince yere düştüm.Kerem bankta kuzeninin ne kadar kötü olursa olsun tartaklanmasına üzülen iyi akrabayı oynuyordu.Yapabileceğim tek şey kamaktı.Hem lanet olsun ben ne anlardım ki kavga etmekten.İlk kavgamı da etmiştim zaten.
  Ağlayarak eve koştum.Olanları anneme anlatmak ve Kerem kabusundan kurtulmak istiyordum.Kapıyı arkamdan gelen zombilerden kurtulmak isteyen Michael Jackson endişesiyle çalıyordum.Ama açılmıyordu.O sırada karşı kapımız yavaçca açıldı.vücudunun diklemesine diğer yarısı içeride kalan Merve ağzındaki sakızdan aldığı izinle ''anneenn burdaağ'' dedi.Ağlıyordum.Kıçımda yere düşünce oluşan toz vardı.
   Girebilir miyim diye sordum.Bu sırada kolumla ağlamaktan akan burnumu sildim kolumda yeni yeni çıkan tüyler hemen sümüğümle uyum sağlayıp derime yapıştılar.Merve bu sahne yi görünce sakız çiğnemeyi braktı.Ve üst dudaklarıyla burnunu yakınlaştırarak halk arasında tiksinme dediğimiz mimiği gerçekleştirdi.
    -Giiir dedi.Arkasını dönerek içeriye doğru bir ceylan gibi seğirtti.İçeriye girdim ve ilkokul beşi yeni bitirmiş bir çocuk mızmızlanmasıyla Anneeeaaaea diye hönkürdüm.
  annem endişelenmişti.Hemen kardeşim Betül'ü Zeynep teyzeye uzattı ve uzattığı eller boşa gitmesin diye kafamdaki kıvırcık tüy yumağına çevirdi.Şefkate ve içinde bulunduğum zorluğu paylaşmaya ihtiyacım vardı.Anneme döndüm ağzımı açtım tam o anda kapı tekrar çaldı.dışarıda kuyruğuna basılmış bir kedi çığlık atıyordu sanki.Bağıra bağıra ''göstereceğim size gününüzü'' diye bağırarak ağlayan biri vardı.İçeri girmesi uzun sürmeyn bu kişi Kerem di.ama niçin ağlıyordu?
  -Şükran Yengeee Gökhan beni bırakıp kaçtııııııı!!
Annem aptala dönmüştü.Bir bok anlamamıştı ama küfretmek yasaktı.O yüzden ''Neler oluyor burada biri bana açıklayabilir mi lütfen ''dedi.Kerem hemen söze girdi.Biz gökhanla oynamaya gitmiştik orada serseriler bizi dövmeye kalktı.(bu sıada hafif fafif hıçkırıyordu)Gökhan beni bırakıp kaçtı.Bende dayak yedim yengeeee..
 -Hem kolumuda büktüler.
B sınıfı bir filmde,klişe bir senaryonun içinde kötü adam olmuştum.Saçma sapan bir kabusun içindeydim.Ve ben gerçekten küçüktüm.......

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder