6 Ocak 2010 Çarşamba

2012: KAYBEDENLERİN DİRİLİŞİ 2

Kıçımdaki sandalye ve ben o kadar merkezdeydik ki kapıda dikilmekte olan Erkut ;
-Sen Funda'yla nasıl bu şekilde konuşursun ?Arkadaşım !!!dedi.
(arkadaşım hitabının bilinçaltı: Bak seni sevmiyorum.Salağın tekisin.Bana karşı yapacağın hoşuma gitmeyen bir hareketin,sözün,tavrın,davranışın,jestin,mimiğin dayak yemene yol açar.)
Parantez içindekilerin birini bile yapmak istemiyordum ancak ''Sen kimsin !'' den oluşan iki kelimelik gel beni döv kalıbı ağzımdan çıkıvermişti bile.Erkut bana doğru yaklaşıyordu ve sadece filmlerde olacağını düşündüğüm sahne yani Erkut'un önündeki herkesin Erkut'a bakarak geri çekilmesi ağır çekimle gerçekleşiyordu.Montumu br kez daha zorladım.Heyecanım yükseliyordu.Aslında herkes heyecanlanmıştı.Kızlar ellerini kalplerine koyma hareketini mükemmel bir şekilde yaparken erkekler yanlarındaki kızlara sarılıyorlardı ben seni korurum dercesine..Funda Erkut lütfen !!diye aşırı samimiyetsiz ve sırf ortamın jargonuna uysun diye benim için uygunsuz bir laf sarfetti.Sen kimsin sorusu cevap bulmuştu.Sırf rol çalmak için yapılan bu girişim ne Erkut nede benim tarafından dikkate alınmadı.

 -Madem bir bayanı dansa kaldıracaksın(bunları söylerken Funda'ya bakıyordu)adam gibi kaldır.Önce montunu çıkar!
     Ne diyeceğimi şaşırmıştım.Erkut Kadir İnanır saygısı kazanmıştı ve üç level birden atlamıştı ''Party girl ''oyununda .Ben yaklaşık dört dakika öncesine kadar kazananken artık kaybedendim.Falco şarkısını bitiremeden kaset yuvasından kovulmuş,Erkut sempatizanlarından biri tarafından kafenin sahibine uzatılan Cengiz Kurtoğlu albümü çalmaya başlamıştı.Kafe'sinde olay çıksın istemeyen sahip ise sesini çıkarmamıştı bu gelişmelere.İşte ben o sırada yıkıldım.Erkut beni yukarıda söylediği cümlelerle zaten dövmüştü.Şimdi ise Funda'nın kulağına birşeyler fısıldıyor, Funda'da ellerini birbirine çırparak ayaklarının ucunda zıplıyordu.Etrafıma baktım.Liseli akranlarım masai kabilesinin yeni şeflerine hürmetini sunması gibi gidip Erkut'un omzuna iki pat yapıyor,sonra kız arkadaşını dansa kaldırıyordu.''

''Eline uzanıp tutmak istedim
Boynuna sarılıp öpmek istedim
Gittiğin yerlere gelmek istedim
Resminle konuşup ağladım bugün.....

    Cengiz Kurtoğlu çok içli söylüyordu.''Fısıltılar işe yaramış olacak ki Funda Erkut'la dansetmeye başlamıştı.Sanırım Görünmez adam filminin yönetmeni o sırada bizim kafenin yakınlarında bir yerdeydi ki benim yavaş yavaş yokoluşumdan esinlenerek bu filmi yapacaktı.Hiç oralı olmadım.Zaten yerlerde sürünüyordum.En azından aldığım hediyeyi bırakmalıyım diyerek cebimden paketi çıkardım.Masanın üstüne koydum.Ayağımla sandalyeden güç alarak deri montumu asıldım.(Erkut'un tavsiyesiyle montu üzerimden çıkarmıştım)Hafif yırtılsada (sonradan dikiş yerlerinin söküldüğünü gördüm.)montumu sandalyeden kurtardım.Paketi masanın üzerine koyarken bunu Funda'nın Erkut'un omuzları üzerinde yaslanmışken farkettiğini gördüm.Oralı bile olmadı.Kafeden başım önde çıktım.Kimse sırtıma pat yapmadı.
   
     Üç dört gün sonra Funda bir arkadaşı vasıtasıyla o gün masanın üzerine bıraktığım paketi gönderdi.Açılmamıştı.Mithat iyi bir çocuk ama bana göre değil demiş.Vasıta arada onuda söyledi.Yani terkedilmiştim.Hem de level atlamadan.Paketi açtım.Aldığım hediyeyi teybe koydum.kanepeye dizlerimi çekerek uzandığımda kaset çalmaya başlamıştı bile.

''Eline uzanıp tutmak istedim
Boynuna sarılıp öpmek istedim
Gittiğin yerlere gelmek istedim
Resminle konuşup ağladım bugün.........

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder